Burun Damlasına Bağımlı Olmayın!

Burun damlaları hakkında aydınlatıcı bilgiler veren Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Yavuz Selim Pata, burundan alınan hava yetmediğinde, rahat nefes alınamadığında, burun damlası kullanıldığını ve piyasadaki çoğu ürünün kullanılır kullanılmaz burnu hızlı bir şekilde açarak hastanın kolayca nefes almasını sağladığını söylüyor.

Temel olarak iki tür damla bulunduğuna dikkat çeken Dr. Pata, “İlk grup 3-15 gün  arası kullanılan kısa süreli dekonjestan dediğimiz damlalardır. İkinci grup ise aylarca hatta yıllarca kullanılabilir” diyor. Ancak bugün azımsanmayacak sayıda kişi tarafından yoğun olarak kullanılan damlaların ilk gruba dahil olduğunu belirten Dr. Pata, “Çünkü bu damlalar burnu bir kaç dakika içerisinde açıyor” açıklamasında bulunuyor.

Burundaki konka adı verilen dokunun kanla dolup şişerek nefes almayı engelleyebildiğini belirten Dr. Pata, “Damlanın vücutta yarattığı değişim tam olarak şişen burun etini küçültmesidir. Burun eti küçülünce kişi çok daha kolay nefes almaya başlar” diyor ve ekliyor: “Bu rahatsızlık, burun dokusundaki damarların açılıp kapanmasındaki bozukluktan ötürü ortaya çıkıyor. Rahatsızlık sonradan ortaya çıkabileceği gibi, bazı kişilerde yapısal olarak da bulunabiliyor.”

Bağımlılık Yaratır!

Dr. Pata burun damlasının bilinçsiz şekilde sürekli olarak kullanıldığında ortaya çıkabilecek riskleri ise şöyle özetliyor: “Kısa süreli (1 hafta) kullanılması gereken damlaların 10-15 günlük kullanımından sonra birtakım riskler ortaya çıkar.

Herşeyden önce burun bir süre sonra damlanın içindeki etken maddeye karşı duyarlılığını yitirir ve aynı dozda aynı reaksiyonu vermemeye başlar. İlk başta bir paf veya 2-3 damla sıkılan damlanın, bir süre sonra aynı etkiyi gösterebilmesi için iki hatta üç paf sıkılması veya 6-7 damla damlatılması gerekir ve bu durum kullanım sıklığı da artarak bağımlılığa kadar gider.”

Burun damlalarının sürekli kullanılmasının bir diğer sonucunun ise geri dönüşü olmayan bir rahatsızlık olan atrofi olduğunu vurgulayan Dr. Pata, hastalığı şöyle anlatıyor: “Burnunuzun içinde salgı bezleri bulunur. Burnumuz bu bezler sayesinde nemli kalır.

Dekonjestan burun damlaları veya spreyler fazla kullanılırsa bu bezlerin salgı yapımı once azalır ve sonrasında tamamen durabilir.  Atrofi geliştiğinde bu salgı bezleri artık çalışmamaya ve burun kurumaya başlar. Atrofi, nadir görülen ancak hiçbir şekilde geri dönüşü olmayan, kabuklanma, iltihaplanma, burunda kötü koku gibi sonuçlar yaratabilecek bir hastalıktır.”

Çözüm Damla  Kullanmak Değil!

Burundan nefes alamamanın çözümünün burun damlası kullanmak olmadığını belirten Dr. Pata, “Çözüm, cerrahi ya da cerrahi olmayan yöntemlerdir” diyor ve ekliyor:

“Öncelikle neden rahat nefes alınamadığı tespit edilir ve ardından problem bazen ilaçlarla bazen de cerrahi yöntemlerle çözülür. Eğer cerrahi olarak müdahale edilecekse en çok dikkat edilmesi gereken burnun fonksiyonlarını bozmamak olmalıdır.

Burun fonksiyonları için konkalar çok önemlidir. Yapılacak herhangi bir ameliyat ile konkalara zarar verilmeden burun hava yolu açılmalıdır. Bu noktada en sıklıkla kullanılan yöntemler radyofrekans veya laser veya elektrokoter ile burun etleri denilen konkaların küçültülmesidir. Her bir yöntem birkac dakikalık bir işlemle gercekleştirilebilir ve hasta ertesi gun gunlük yaşantısına devam edebilir.”

Yorum yapın